26 Ağustos 2009 Çarşamba

Köprü Dayısı Olmak

Dünya çapında ün salmış çok özlü sözlerimiz vardır bizim. Bu tür özünde çok derin anlamlar barındıran cümlelerde her daim kullanılır büyüklerimiz tarafından. Biz küçüklerde arada bir de olsa kullanmıyor değiliz aslında. Bazen muhabbetin en koyu yerine öylesine cuk diye oturuveriyorlar ki fazla söze hacet gerekmiyor. Bazen de kara kara düşündürüyorlar insanı. “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek” vecizesi de bunlardan bir tanesi. Acaba bu vecizeyi duymayan var mıdır diye düşünüyorum. Çünkü haksızlık, kayırmaca o kadar yaygınlaştı ki günümüzde bu tür durumlarla karşı karşıya kalan biz küçükler şikâyetçi oluruz da teselli olarak bu cümleyi işitiriz büyüklerimizden. ”Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek.”

Fıtratından kaynaklanan bazı özel nedenlerden dolayı haksızlığa katlanamayan bir grup benvari haddini bilmez azınlık da bir türlü anlam veremez bu duruma ve verilen teselliye. On dokuz yıllık eğitim hayatım ve on altı yıllık iş hayatım boyunca karşılaştığım öğretmenlerim ve işverenlerimin takınmış olduğu tavırlardan olacak hep şikâyetçi olmuşumdur söz sahibi olan büyüklerimden. Bundan dolayıdır ki yirmi beş yıldır ailem bana hep şunu söyler “evladım sık dişini biraz ne olursun köprüyü geçene kadar ayıya dayı de ne olacak sanki!.”

Aslında dayı demek çok kolay bende söyleyebilirim ama gelin görün ki eğitimcilere “öğretmenim ” demeyi tercih ediyorum. Düşünüyorum da galiba okulu köprü öğretmenlerimi ayı olarak görmek istememeden kaynaklanıyor bu durum. Ancak bu düşüncemi henüz ne büyüklerime ne de öğretmenlerime anlatabilmiş değilim. İleride eğitimci olacak olan biri olarak öğretmenim kelimesi daha bir cazip geliyor bana. Asıl olan da bu olsa gerek. Bazen çok sıkıldığım hatta kendi kendime bir şey olmaz kardeşim dayı deyiver gitsin ne olacak sanki diyorum ama başka bir vecize dikiliyor karşıma. “ne ekersen onu biçersin.” Şimdi ben öğretmenlerime dayı dersem yarın benim öğrencilerim de bana dayı diyecekler muhakkak diye düşünüyorum. Eğitim dönemi bittiğindeyse bir ayı olmak istemiyorum. Bundan dolayı susmayı tercih ediyorum mecburen.

Beni suskunluğa mahkûm eden makam mevki ve söz sahibi büyüklerime sesleniyorum “ne olursunuz dünyayı köprü olarak görmeyin !”. Bir gün farklı bir köprüden birlikte geçmek mecburiyetine düşersek ki atalarımızın bir tabiri var “Dağ dağa kavuşmaz ama insan ansana kavuşur ” sizleri gördüğümde “aaa bu bizim ayı değimliydi ” demek istemiyorum…

Görevini hakkıyla yapan ve belirttiğim gibi kayırmaca ve haksızlık yapmayan makam mevki sahibi insanlar üzerlerine alınmasınlar lütfen.

Sürç-i lisan ettiysek affola..