19 Temmuz 2009 Pazar

AŞKA DAİR

Aşka Dair
Böylesi bir konu hakkında yazmak çok büyük yazım kabiliyeti ve tecrübessi gerektiriyor gibi gelsede, 17 yaşındaki genç bir delikanlı bile öyle şeyler anlatabilir ki aşka dair bazen mantığımız bunu kavrayamaz. 17 yaşını geçirmiş olan bende anlatabilirim diye düşünüyorum. bu yüzden aldım elime kalemi kağıdı.
Düşüncelerim farklı boyutlara girdi şimdi. Ne yazsam diye düşünüyorum. 17 yaşımdaki aşkımı anlatayım yoksa 21 de kini mi bende bilmiyorum. İnsan iki defa aşık olamaz diye düşünen insanlar bu kesin saçmalayacak diye düşünebilirler. nedenine gelince de çok basit bir cevap verilebilir. Aradığımız kişiyi bulamamak. Peki bizi arayışa için sokan şey? Kimileri birşeylere ait olmak, kimileri ise hayatın birinci boyutundan sıkılma olarak tanımlarlar aşkı.
Biz ne düşünüyoruz peki? Bizim ne düşündüğümüz kimsenin umrunda da değildir zaten. Çünkü aşk öyle herkese göre farklı bir şekle girmez diye düşünülür. Ama neden diye düşünen yok. Çünkü bildiğimiz aşkın tanımını yapan insanlar çok büyük yazarlardır, onların söyledikleri mutlaka doğrudur. Peki bireylerin ihtiyaçları, yaşayışları, kültürleri ve yaşadıkları çevre farklı bekış açıları kazandırmaz mı bireye. Hepimiz aynı olaya farklı pencerelerden bakmıyor muyuz? Farklı şekilde eğlenip, farklı zevklerle yaşamı sürdürmüyor muyuz?
Aşk aynı şekilde farklı algılanıp, farklı yorumlanıp, farklı yaşanabilir. Kimileri delikanlılık kitabını elinden düşürmez, kimileri ilk aşklarında aldıkları darbeden dolayı tüm kızları aynı gruba dahil eder, bizimkilerde aşk bize göre değil diye düşünüp kaçarlar ve uzaktan bakarlar hayatın odak noktasına. Hayatın odak noktası diyorum çünkü yaşamın gayesi; öğrencinin, memurun, askerin amirin, işçinin kısaca herkesin tek amacı iyi bir aile ve mutlu bir yaşam değil midir? Bu mutluğu da aşık olduğumuz insanla elde edebileceğimizi düşünürüz hep. Haytımız ilk yılları bu fikirler doğrultusunda şekillenir. Tüm uğraşlar, tüm çabalar ve tüm sıkıntılar bunun için çekilir zaten. Tüm bu yaşananlar kimimize acı çektirir kimimize ise haz verir üstelik doğruluğu yada yanlışlığı bile sorgulanamaz. Sonuç hep aynıdır zaten aman deriz beni haketmiyordu zaten ya da seninle ilk tanıştığımız zamanı hatırlıyomusun bitanem şeklindedir. Genelde ilk durum sözkonusu olduğu için çok fazla irdelememek gerekir aşkı. Zamanını beklemek gerekir tam zamanını, doğru insanı ve doğru yolu takip etmek gerekir…
doğru yol ise evleneceğimiz yada evli olduğumuz kişiye tüm benliğimizle sarılmak ve yaşamın son seniyesine kadar onunla var olan herşeyi paylaşmaktır…. Acıyı, hüznü, sevinci, mutluluğu…
Aşk budur işte gerisi aldatma ve aldanımlardan ibarettir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder